Meraklı Karınca Cimcim’in Serüvenleri
ISBN: 978-975-08-1922-3
Tekrar Baskı: 24. Baskı / 04.2024
YKY'de İlk Baskı Tarihi: 01.2011
Resimleyen: Ayşın Delibaş Eroğlu
YKY İnternet Satış Fiyatı
Siparişiniz en geç 2 iş günü içerisinde kargoya teslim edilir.
Sayfa Sayısı | : 128 |
Boyut | : 16.5 x 22 cm |
Tekrar Baskı | : 24. Baskı / 04.2024 |
Uyku Saati Masalları 1
Bir karınca düşünün… Ama meraklı mı meraklı!
Ulu ağaçlara tırmanıp uzaklara bakmak, uzaklarda gördüğü yerlere gitmek, başka yerlerde yaşayan karıncalarla tanışmak, daha da, daha da uzaklara, gökyüzüne kadar çıkmak istiyor… Cesaretle yollara düşüyor, kâh bir ceviz kabuğunda dereler geçiyor, kâh bir kırlangıcın sırtında kilometreler katedip şehirler geziyor.
İşte size Meraklı Karınca Cimcim ile karınca yoldaşı Tintin ve diğer dostlarının serüvenleri…
Bilgin Adalı’dan hayata duyulan merak ve öğrenme hevesi üzerine çok eğlenceli bir hikâye…
Üstelik meraklı kafadarların hikâyeleri bu kitapla bitmiyor, devamını bekleyin.
Bir varmış bir yokmuş, günümüzden çok da eski olmayan bir zamanda, İstanbul yakınlarındaki Yalıköy’ün az ötesindeki kocaman ormanda çok meraklı bir karınca olan Cimcim yaşarmış. Cimcim, yuvasının çevresinde olup bitenleri çok merak eder, durmadan gezinip durur, her şeyi araştırır, öğrenmeye çalışırmış.
Meraklı Karınca Cimcim yükseklere tırmanıp oradan çevreyi izlemeyi çok severmiş. Bunun için çiçeklerin, çalıların tepesinden aşağı bakarmış. O yörede kocaman bir çınar ağacı varmış. Cimcim’in en büyük merakı da, o kocaman çınarın tepesinden çevrenin nasıl göründüğüne, uzaklarda neler olduğuna bakabilmekmiş. Ama çınar o kadar büyükmüş ki, Cimcim ne zaman tırmanmaya başlasa, daha yarı yola bile gelemeden akşam olmaya başlıyormuş. Meraklı da tırmanmaktan vazgeçip geri dönmek zorunda kalıyormuş.
Kaç sefer denediyse, yukarı kadar tırmanmayı başaramamış, hep geri dönmüş. Ama aklı fikri bu koca çınarın tepesine kadar varabilmekteymiş. Bir gün, nasıl bir yol izlemeli, diye düşünürken, aklına, o bölgede çok ünlü olan, karıncalanın en akıllısı yaşlı Bilgin Karınca’ya danışmak gelmiş. Koşa koşa Bilgin Karınca’ya gitmiş.
Bilgin Karınca bizim Meraklı’yı dikkatle dinlemiş, her şeyi öğrenmeye bu kadar meraklı olduğu için onu kutlamış. Biraz düşündükten sonra da, “Akşam olduğunda, aşağı ineceğine bir dalda uygun bir yer bulup geceyi orada geçirsene...” demiş, “Acıktığında yemek üzere, yanında bir parça yiyecek de götürebilirsin...”
Bu öneri bizim Meraklı’nın çok hoşuna gitmiş. Hemen kendine küçük bir çıkın hazırlayıp ağacın dibine koşmuş, tırmanmaya başlamış. Tıngır mıngır, tıngır mıngır tırmanmış. Bir süre sonra hava kararmaya başlamış. Bizim Meraklı da, çıkınındaki yiyecekleri ertesi güne saklamak için, orada bulduğu körpe yaprakları yiyerek karnını doyurmuş. Kalın dallar arasında küçücük bir kovuk bulmuş ve yatıp uyumuş.
Sabah olunca, Cimcim yine körpe yapraklarla karnını doyurup yola koyulmuş. Yeniden tıngır mıngır, tıngır mıngır tepeye doğru tırmanmaya başlamış. Bir süre sonra yeniden akşam olmuş. Meraklı yeniden yatıp uyumuş. Üçüncü gün de epey yol almış. Artık ağacın tepesine çok yakınmış. O gece de dalların arasında uyuduktan sonra, sabah erkenden uyanmış, çıkınındaki yiyeceklerden birkaç lokma yedikten sonra ağacın en tepesine ulaşmış.
En tepeye vardığında, önce büyük bir hayal kırıklığı yaşamış. Çevrede yalnızca yapraklar varmış. Yapraklardan hiçbir şey görünmüyormuş. Ama biraz yan tarafa doğru yürüyüp, dallardan birinin en ucundaki yaprağın üstüne çıkınca bütün çevreyi görmüş.