Büyük Tuzlu Su Klanı
ISBN: 978-975-08-3926-9
Tekrar Baskı: 3. Baskı / 04.2022
YKY'de İlk Baskı Tarihi: 02.2017
Resimleyen: Mehmet Kehri
YKY İnternet Satış Fiyatı
Siparişiniz en geç 2 iş günü içerisinde kargoya teslim edilir.
Sayfa Sayısı | : 100 |
Boyut | : 13.5 x 19.5 cm |
Tekrar Baskı | : 3. Baskı / 04.2022 |
“Büyük Tuzlu Su Klanı”
Bilgin Adalı’dan bir uygarlık hikâyesi.
Küçük bir göçebe klan, o kış her zamanki gibi havanın daha sıcak, meyvenin daha bol olduğu güneye doğru göçer. Bu kez biraz fazla ilerlemiş olacaklardır ki, daha önce hiç görmedikleri büyük bir su çıkar karşılarına. Bu su, iyidir hoştur ama tuzludur; klanın yaşlıları bu suyun hiçbir işe yaramayacağını düşünür ama gençler onlarla aynı fikirde değildir. Büyük Tuzlu Su’yun akıntısıyla bir ağaç kütüğünün içinde kıyıya sürüklenen gizemli bir yabancı, bu küçük klanın ve belki de gelecekteki milyonlarca insanın yaşamını değiştirecektir.
Büyük Tuzlu Su
Onlar göçebe bir halktı. Uzun çubukları birbirine bağlayıp üstünü derilerle örterek yaptıkları çadırlarda yaşarlardı. Mevsimlere göre göç ederlerdi; kış aylarında, havanın daha yumuşak, meyveninse bol olduğu güneye, yaz aylarında ise avlanacak hayvanların daha bol bulunduğu kuzeye göçerlerdi. Doğa, her zaman yeterince ürün ve av sunardı onlara.
Ama bir gün bu düzen değişti.
O kış, her zamankinden daha güneye inmişlerdi. Ufukta, gözlerinin görebildiği her yeri kaplayan bir su çıktı karşılarına. Daha önce böyle büyük su görmemişlerdi. Su iyi bir şeydi. Ama bu su tuzluydu; ancak avladıkları hayvanların derilerini tuzlayıp kurutmaya yarardı. Geldikleri yemyeşil ovanın hemen yanında şırıl şırıl akan derenin suyu ise tatlıydı, içmesi hoştu. Ama büyük su tuzluydu. Tatlı su ve tuzlu su yan yana duruyordu. Tuzlu su büyüktü, tatlı su onun yanında küçücüktü. Küçük su daha yararlıydı onlar için.
Gökten gelen bir işaret saydılar bunu ve büyük suyun karşısındaki geniş kumsala bitişik yeşil ovaya kamp kurdular.
Çevredeki ormanlarda av boldu. Meyve ağaçlarının dalları aşağıya sarkmıştı meyvelerin bolluğundan. İçme suyu hemen yanı başlarındaydı. Konaklamak için buradan daha güzel bir yer bulunamazdı.
Her şeyi Ork başlattı.
“Küçük tatlı suda balık varsa büyük tuzlu suda da balık olmalı” diye düşünüyordu Ork. Bir gün oltasını ve yemlerini alıp büyük tuzlu suya balık avlamaya gitti.
Herkes güldü Ork’a. Yaşlılar bile.
“Tuzlu suda balık yaşar mı? Tuz balığı kurutur. Sen bir şapşalsın!” dediler ona.
Ork hiç kulak asmadı söylenenlere. Büyük tuzlu suda şansını denemeye karar vermişti. Gitti, oltasını yemledi ve suya fırlattı. O da aslında tuzlu suda balık yaşamayacağına inanıyor olmalıydı ki, eli şiddetle sarsılınca pek şaşırdı. Hemen oltanın yabansığırı bağırsağından yapılmış ipini toplamaya başladı. Gelen her ne ise çok sert direniyordu. Neyse ki Ork’un ipi sağlamdı. Avı az sonra kıyıdaydı.
Bugün bizim “mercan” dediğimiz balığa benzer, kocaman bir balıktı bu. Derede yakalananlara hiç benzemiyordu; onların en büyüğünden bile daha büyüktü.