Firak – Toplu Şiirler 1989-1999
Yazar: Hulki Aktunç
Kategori: Şiir
ISBN: 978-975-363-918-X
Tekrar Baskı: 3. Baskı / 02.2021
YKY'de İlk Baskı Tarihi: 08.2000
YKY İnternet Satış Fiyatı
Siparişiniz en geç 2 iş günü içerisinde kargoya teslim edilir.
Sayfa Sayısı | : 380 |
Boyut | : 13.5 x 21 cm |
Tekrar Baskı | : 3. Baskı / 02.2021 |
Şiirden öyküye, romandan denemeye ve sözlüğe edebiyatımızın birçok alanında ürün veren, verimli yazarlarımızdan Hulki Aktunç’un bütün kitapları bundan böyle okuyucusuna Yapı Kredi Yayınları aracılığıyla ulaşıyor. “Hayatımız bir ateşin yankısıdır / Verilecek ifade yok aşklardan başka” diyen Hulki Aktunç’un şiir serüvenine tanıklık eden Firak / Toplu Şiirler / 1989-1999, yedi şiir kitabındaki 289 şiiri bir arada sunuyor. Şiirseverler için eşsiz bir kaynak.
DENİZİN İLK SÖZCÜLERİ
Ahşapla konuşuyordum
kuzey yelleri altında
O eski kalınlığıyla
tekne omurgasının
Eğrilerin suya vuran
iniltisiyle konuşuyordum
Gör dendi bana
sudan ne ayırdımız var bizim
ıslanırız bakınca suya
Mavi düşmanız
mavi sevişiriz onunla
Gör dendi
birazdan taşacak sevda
kollarına alacak seni
BÜYÜK TONOZ
Taş bir yanda
ve bir yanda demir
Tam sustuğu sanılır
vurur poyrazla
Konuşmaz denir
anlatır unuttuklarımızı
Diplerde bir yere
yapışmış bellek
Ah yaralı bellek
başka bir hayat istemez sana
KALDIRIM BİLGESİ
I
YOLUM UZAĞA
Böğürtlen ve zincir
seç birini
-Hayır diyor
kuşkulu ve sararmış
bir yeni zaman bilgesi
-Hayır geçtim o yoldan
ey şeytan seçeneği
-Böğürtlen çizmiş
ve kanatmış yazgımı
-Kendi zincirlerim
bağlamıyor beni
Şıkırtısı da
şarkılar gibi
sürünür yolum sıra
II
TAŞINDA KARANFİL GÖVEREN
Et bakalım adını
yolunu söyle
-Yolum diyor
o eşyalnız
kaldırım bilgesi
-Gazete altında yattım
ve göndersiz bir
vatanım var
bu parkta
-Güller bana susmuştur
ama yaban karanfilleri
kitabımda çok acı kokar
-Yolum uzağa
bütün sorguculardan
en uzağa yolum benim
III
YOSUN ORMANLARINDA
Kapılar sallanıyor nicedir
pencereler titriyor
ve bahçeden ıtır söküyorlar
ile yaban karanfil
Ararken bakıyorlar
-Bu yosunlar da ne
-Açıkla diyorlar
bu yosunlar da ne
gizlenen kim
karanfil sandığımız
şimdi hangi denizde
Bir tirol iniyor
dinmez yürek üzre
her gece
Kuzgun karanlıkta da
yakamozdan dalarız
boğulma öğrenmeye
IV
SINA Kİ YAN
Aramam ve bulurum der
parkın dibindeki gölge
Yüreğimde bir yol
bir karanfil taşı
ve sına kendini
bir yosun ormanında
Sına da sor
seni saklarlar mı
-Yakalanmış ibretli
ve renkli bir fotoğraf ol
gazetelerin ilk sayfasında
V
SUÇLU MELEK
Yalnız mıyım
eğreltiler de
dindiremiyor beni
-Biri odumdan ateş yaktı
ve küllerimi deşeledi biri
-İhvan idim
karanlık bir törende
sözlerimi ishakkuşu belledi
-Ben hep öldürülüyorum
hep kışlaktayım
hep kışlaktayım
boynumda bir yara var
-Başkasında konuşuyor
kendimde susuyorum
sınanmış bir ateşte
VI
DÜŞE YARGI
Ürettiğim ayak sesiydi.
Ücra ürettim. Sen de geldin.
Ve herkes geldi ve sordular.
Boynun hep böyle yara olmuş.
Sesten sözden göverirken
ne acıklıydım ben çok acıklıyım.
Sindi dünyanın lanet yağmurları
tenime. Bendeki gâvur su da aktı.
Gel de sorgula beni kara sahtiyan.
Düşlerindeki korkulu gulyabaniden
kurtul. Düş de göremeyeceksin
o meleğin suçlarına erince.
BOZA AKINTISI
Kar düşüyor
düş azıyor
çay komalı göğsüme
bir lifin yanı sıra
Üşüdüm ve uyudum
kar zamanıydı
Nar zamanı uyandım
Bir ben varım
sokak yasağında
ben başıma
Aktı bitti boza
satamam artık
ve bağırırım yalnızca
bozacıyı öldürmekle
kış bitmez diye
İLYAS MİÇO
Tuzlu suyun ağzında
kendin keser kamalar
pas ve sakınış
Kıyı boylarını gezdi
karanlık bir yürekle
bir gün diyeceğini kurdu
adını unutmadan
Yüzmeyi çırpıntıda bilmişti
tuz ocağıdır akciğerleri
on soluğuna bir harf sığar
Med cezir soyundandır
kucaklanmış öpülmüş
geri çekilinmiştir önünden
Adını hep kendin kesti unuttu
Islandı bakınca suya