Bundan Sonrası Ateş
ISBN: 978-975-08-6317-2
Tekrar Baskı: 3. Baskı / 05.2024
YKY'de İlk Baskı Tarihi: 01.2006
YKY İnternet Satış Fiyatı
Siparişiniz en geç 2 iş günü içerisinde kargoya teslim edilir.
Sayfa Sayısı | : 79 |
Boyut | : 13.5 x 21 cm |
Tekrar Baskı | : 3. Baskı / 05.2024 |
“Bundan Sonrası Ateş”, James Baldwin’in yazarlığının doruğunda olduğu dönemde yayımladığı iki denemeyi, on dört yaşındaki yeğeni ve adaşı James’e hitaben yazdığı “Zindanım Sarsıldı” ile “Çarmıhta”yı bir araya getiriyor: Bir yandan Baldwin’in Harlem’de geçirdiği çocukluk ve gençlik yıllarına değinen son derece kişisel bir metin; öbür yandan Amerika’daki ırk sorununun tarihsel kökenlerine dair keskin tespitlerle dolu, Hıristiyanlık’ın ve Nation of Islam hareketinin Amerikalı siyahların özgürlük mücadelesindeki yerlerini ilk elden tanıklıklara başvurarak ele alan bir inceleme.
“Bundan Sonrası Ateş”, ABD’de köleliği kaldıran Özgürlük Bildirgesi’nin yüzüncü yıldönümü olan 1963 yılında yayımlandığında siyah özgürlük hareketi için yeni bir yol gösterici, bir “kalk borusu” oldu.
“Geçmişini –tarihini– kabullenmek, onun içinde boğulmakla aynı şey değildir; onu ne şekilde kullanabileceğini öğrenmektir. Uydurulmuş bir geçmiş asla kullanılamaz; kurak geçen bir mevsimdeki kil gibi yaşamın baskısı altında çatlar ve ufalanır.”
(Kitaptan)
Henüz çok gençken ve o şarap lekeli ve sidikle kaplı boş binalarda arkadaşlarımla uğraşırken, içimden bir şey merak ederdi, Bütün bu güzelliğe ne olacak? Beyaz da olsak siyah da, bazılarımızın bunu henüz bilmediğinin farkındayım ama siyah insanlar çok güzeller. Ve Elijah’nın masasında oturup o bebeği, kadınları ve erkekleri izleyerek Tanrı’nın –ya da Allah’ın– intikamından bahsederken, düşündüm ki o intikam alındığında, O zaman bütün bu güzelliğe ne olacak? Ayrıca beyaz dünyanın uzlaşmazlığı ve cehaletinin bu intikamı kaçınılmaz kılabileceğini de görüyordum: Hiçbir kişi ya da kuruma bağımlı olmayan, hiç kimse tarafından alınamayacak ve hiçbir polis gücü ya da ordunun engel olamayacağı bir intikam; tarihi bir intikam, “Ne ekersen onu biçersin” dediğimiz her seferinde doğruladığımız yasaya bağlı kozmik bir intikam. Ve işte buradayız, gökkuşağının yayının merkezinde, dünyadaki gelmiş geçmiş en şatafatlı, en değerli ve en inanılmaz su değirmeninde kapana kısılmışız. Şu anda her şeyin bizim elimizde olduğunu varsaymalıyız, başka türlüsüne hakkımız yok. Eğer biz –şimdi âşıklar gibi diğerlerinin bilincini oluşturması ve bunda ısrarlı olması gereken nispeten bilinçli beyazlardan ve nispeten bilinçli siyahlardan söz ediyorum– görevimizden kaçınmazsak, bir avuç insan da olsak, bu ırk kâbusuna bir son verebilir, ülkemize kavuşarak dünya tarihini değiştirmeyi başarabiliriz. Eğer her şeyi kaybetmeyi göze almazsak, bizi bekleyen şey Kitabı Mukaddes’ten alınıp bir köle tarafından şarkı haline getirilen kehanetin gerçekleşmesi olacaktır: Tanrı Nuh’a gökkuşağını gösterdi, Artık su yok, bundan sonrası ateş!