Günlük 1953-1958 – 1. Cilt
ISBN: 978-975-08-3395-3
YKY'de İlk Baskı Tarihi: 09.2015
YKY İnternet Satış Fiyatı
Siparişiniz en geç 2 iş günü içerisinde kargoya teslim edilir.
Orijinal Adı | : Dziennik |
Sayfa Sayısı | : 448 |
Boyut | : 13.5 x 21 cm |
“Günlük 1953-1958 – 1. Cilt”
“Her şeye karşın kimseye benzememeyi yeğliyorum. Bu düşünce sanat öğelerinden birisi olsa, ‘aşk kutsaldır’ ya da ‘yaşam güzeldir’ gibi en sıradan düşünceden göz alıcı bir esine şaşırtıcı özgünlükteki bir güç çıksa bile bu böyle. Fikir nedir, hatta sanatta dünya vizyonu nedir? Tek başlarına bir şey ifade etmez bunlar. Yalnızca hissedildikleri ve ruhsal olarak tüketildikleri bağlamda, çıktıkları irtifada ve bu irtifadan yansıttıkları parlaklık ölçeğinde anlam kazanabilirler. Sanat eseri bir düşüncenin ya da bir keşfin meselesi değildir; binlerce küçük esinin oluşturduğu bir yaratıdır, kendi madeninde yaşayan ve buradan yeni mineraller çıkaran insanın yaratısıdır.”
Türkçede romanlarıyla tanınan Witold Gombrowicz özgün yazınsal kimliğiyle bütünüyle örtüşen “Günlük”ünde otobiyografik karakterini sürdürür. Çok eski bir yazınsal gelenek olan günlük türünde, son derece Polonyalı ve felsefi temalar aracılığıyla kendisi hakkında bu hacimde kişisel bilgiyi dürüstlükle işleyişi, “kitabının gerçek öznesi olmak”la yıllarca “varoluşunun biçimi”ni arayan yazarı benzersiz kılıyor.
“Gombrowicz’in Günlük’ünü birkaç yıl önce bir solukta, hevesle okudum; yazılanları içime çektim, içinde boğuldum. Bu Gombrowicz’e, elindeki alaycı kılıçla, Polonya göklerinde soytarıları kovalayan bu muzip Baş Melek Mikail’e âşık oldum.” – Tadeusz Konwicki
“Şayet bir yaşam günlük gerektiriyorsa, bu onlardan birisi.” – Paul West
“Günlük 1953-1958 – 1. Cilt”
Cumartesi
Bay B.T’nin Wiadomosc’taki makalesinden: “Polonya optimizminin –tüm karşı görüşlere karşın– yalnızca tembel düşüncelerden doğduğunu söylemeye cesaret ediyorum. Kötü bir duruma düştüğümüzde hemen ‘moral yükseltme’ geleneğine sığınırız.”
Hemen o sayfanın yanında Bay W. Gr.’nin makalesi: ‘Edebiyatın büyüklüğü’nün ‘kendi kendinin efendiliğine’ dayandığını unutmaya başladık... Sanat kimseye hizmet etmez...”
Çok sıcak... Gücümü alıyor, daha fazla okumak istemiyorum. Bu tümcelerle yine beni huzursuz ediyor. Bunların altına imza atabilirdim, içerikleri bana o kadar yakın ki. İşte tam da bunun için bu yakın içerikleri bakımından huzursuz edici ve düşmanca. Çünkü başka birisinin yazısı, başka dünyaların, değişik stilin ve ruhsal temellerin sonucudur. Bay W Gr.’nin şu tümcesini okumam yeterli:
“Fircyk Kur Peşinde” gerçek bir edebiyat... Kendi kendine yeten bir biblodur, tıpkı neşeli bir güneş altında ya da esintili bir gölgede duran sağlıklı insanın kendine yeten bir biblo olması gibi.
... Bu biblo ve sağlık birleşimi, bu yazarın diğer çalışmalarından aşina olduğum bana tanıdık olan şeyleri esinlendirmiş olacak ki, ondan ve bu sorundan beni uzaklaştırdı, açıklama biçimi itici olmaya başladı. Desteklediğimiz, bizim olan düşünceleri kimin dillendiriyor olduğu çok şeye bağlıdır. Düşünüyorum da, Polonya’da fikirler insani destekten yoksundu... İnsanlar yalnızca bu fikirlere değil, iyice “yoğrulmuş” bir ruhun uyguladığı manyetik çekime de yeterli gücü vermediler. Bunun yanında ender biçimde çok sayıda soylu hatta yüce yazarımızın olması çok daha garip. Ne var ki, Zeromski’nin, Prus’un ya da Norwid’in, hatta Mickiewicz’in kişilikleri (en azından bende) Montaigne’in uyandırdığı güvenin yanına yanaşamaz. Görünüşe göre bizim yazarlar, gelişme yolunda içlerinde saklanıyorlar ve bu saklanmanın sonucu olarak da çok yönlü bir içtenliğe ulaşmaya yetkin olamıyorlar, sanki onların erdemleri her tür günahın gözüne doğrudan bakmayı beceremiyor.