Yağmur Sıkıntısı – Toplu Oyunlar
Yazar: Oktay Rifat
ISBN: 978-975-08-1578-2
Tekrar Baskı: 2. Baskı / 04.2021
YKY'de İlk Baskı Tarihi: 03.2009
YKY İnternet Satış Fiyatı
Siparişiniz en geç 2 iş günü içerisinde kargoya teslim edilir.
Sayfa Sayısı | : 380 |
Boyut | : 13.5 x 21 cm |
Tekrar Baskı | : 2. Baskı / 04.2021 |
“Yağmur Sıkıntısı – Toplu Oyunlar”
Yağmur Sıkıntısı, şiirlerinin yanı sıra yazdığı romanlar ve tiyatro oyunları da ilgiyle karşılanan Oktay Rifat’ın (1914-1988) bütün oyunlarını bir araya getiriyor: “Kadınlar Arasında ya da Fettah Paşalar”, “Birtakım İnsanlar”, “Atlarla Filler ya da Dirlik Düzenlik”, “Çil Horoz” ve “Yağmur Sıkıntısı”.
Gerek romanlarında gerek oyunlarında, ekonomik ve kültürel alanda toplumda yaşanan değer değişimlerinin bireyler üzerindeki etkilerini irdeleyen Oktay Rifat’tan şair işi oyunlar… “Bir duman içindeyim ben de. Günüm güne, gecem geceye benzemiyor. Yatakta gözlerim faltaşı gibi açık, ayakta uykuda gibi. Yemiyorum, içiyorum. Dövse beni okşamış gibi geliyor. Kovsa beni çağırıyor diyorum. Surat asıyor, gülümsediğini sanıyorum. Bağırıyor, işte gönlümü alıyor, diye düşünüyorum. Sevmekle düşmanlık karıştı. Küçük Hanım’ı kızdığım için seviyorum, karımı acıdığım için dövüyorum. Gülmekle ağlamayı ayıramaz oldum. Ellerimin biri bende, biri onda. O bakınca görüyorum. Duyarsa işitiyorum. Ağzım açık, onu öpersem kapanabilir.
Kollarım sarkık, yalnız ona sarılabilir.”
Birinci Perde
(Saffet Hanım, Anne, Zülfiye Hanım, Kevser Kalfa, perdenin önüne gelirler.)
SAFFET HANIM: Sözün neresinden başlıyayım bilmem ki... Efendim, ben, Fettah Paşa’nın torunuyum. Bu annem, bu halam, bu da emektar kalfamız Kevser... Kevser Kalfa... Biz şimdilik... Yahut şimdiliği bırakalım. Efendim, benim büyük babam Abdülhamit paşalarındanmış. Zengin adam. Şehzadebaşı’nda konağı, Büyükdere’de yalısı, atı, arabası, kapısında adamları, halayıkları. Kevser Kalfa da o zamandan kalma. Daha doğrusu annesi o zaman konakta hizmet edermiş. Büyük babam Fettah Paşa...
ANNE: Nur içinde yatsın de, kızım.
SAFFET HANIM: Nur içinde yatsın, biraz pısırık adam. Diyeceğim, öyle cin fikirli...
ZÜLFİYE HANIM: Aa! Söylediği lafa bak! Sen şöyle dur hele. İki lakırdıyı yan yana getirmeyi beceremiyorsun. Efendim, babam, pek ince, pek nazik, yakışıklı, açık fikirli, akıllı bir adamdı. Ben iyice hatırlarım. Öldüğü zaman kaç yaşında vardım bakayım!.. Yedi yaşındaydım. Allah gani gani rahmet eylesin, eşi bulunmaz bir adamdı babam.
KEVSER KALFA: Buraya rahmetli paşaefendiyi övmeye mi çıktık, yoksa oyunumuzu anlatmıya mı?
ZÜLFİYE HANIM: Oyunumuzu anlatmıya çıktıksa ne olmuş!