Saman Köpekler – İnsanlar ve Diğer Hayvanlar Üzerine Düşünceler
ISBN: 978-975-08-1426-6
YKY'de İlk Baskı Tarihi: 05.2008
YKY İnternet Satış Fiyatı
Siparişiniz en geç 2 iş günü içerisinde kargoya teslim edilir.
Orijinal Adı | : Straw Dogs |
Sayfa Sayısı | : 200 |
Boyut | : 13.5 x 21 cm |
“Tanrı ve ölümsüzlük, ilerleme ve hümanizm masalını bıraktığımız anda yaşamlarımızdan ne anlarız?” “Eğer söz konusu olan hakikat değil de mutluluk ve özgürlükse, felsefe neden son sözü söylemek zorundadır?” “İnsanoğlunun mükemmelliğinden daha iç karartıcı başka bir şey olabilir mi?” “Diğer hayvanlar hayatta bir amaca gerek duymazlar. İnsan denen hayvanın onsuz yapamaması, kendi içinde çelişkidir. Hayatın amacını, yalnızca görüyor olmak diye düşünemez miyiz peki?” İngiliz düşünür, akademisyen John Gray, yeryüzünün dört yanında kök salmış kalıplı düşünceleri –dogma ve yargıları– bambaşka bir bakış açısıyla tartışmaya açıyor. Saman Köpekler’in merkezine insan bencilliğinin ve buna bağlı dünya görüşlerinin aşılması gerektiği fikrini yerleştiren Gray, kışkırtıcı gelecek öngörüleri eşliğinde sıradışı bir modern zamanlar okuması sunuyor.
Önsöz
Saman Köpekler, düşünen insanların düşüncesiz inanışlarına bir saldırı. Günümüzde liberal hümanizm bir zamanlar ortaya çıkan dinlerdeki yayılma gücüne sahip. Hümanistler dünya hakkında akılcı görüşlere sahip olduklarını düşünmeye bayılır; ancak onların ilerlemeye olan temel inanışı boş inandır, insan denen hayvanla ilgili doğrulara en az dünya dinleri kadar uzak durur.
Bilim dışında ilerleme düpedüz bir mitos. Saman Köpekler’in bazı okurlarında bu gözlem ahlaki bir paniğe yol açmışa benziyor. Soruyorlar elbette, liberal toplumlarda inancın ana maddesini kim sorgulayabilir? O olmazsa, bizler çaresiz kalmaz mıyız? İnançlarını kaybetme korkusuyla titreyen Victoria devri insanları gibi, bu hümanistler de ilerici umudun güve yemiş kumaşına sarılırlar. Bugün dine inananlar daha özgür düşünmektedirler. Bilimin bütün insan bilgisi üstünde söz sahibi olduğunu iddia ettiği bir kültürün kıyısına itilmiş olduklarından, kuşku duyma yetisi geliştirmek zorunda kalmışlardır. Bunun tersine, inananların seküler olanları –çağın alışılageldik bilgeliği sayesinde sımsıkı ayakta duran kimseler– süzgeçten geçirilmemiş dogmalar tutunmaktadırlar.