Önemli Şeylerden Kimse Söz Etmezse

Jon McGregor’un Man Booker Ödülü’ne aday olan en genç yazar unvanını almasını sağlayan ilk romanı Önemli Şeylerden Kimse Söz Etmezse, adsız karakterler, pek az kişinin gözüne çarpan olaylar, tekrarlanan temalar ve incelikli detaylarla örülü dokunaklı bir övgü; gündelik hayatın övgüsü. Sıradan bir sokağın adsız sakinlerinin küçük mucizelerle dolu günleri, hayatının belki de en önemli kararını almak üzere olan bir genç kızın hikâyesine karışarak, epik bir modern çağ mitine dönüşüyor.

“Kızım benim, diyor, bu iki sözcüğü söylerken tüm sevgisi ses tonuyla sarmalanmış, kızım benim, her zaman iki gözünle bakmalı ve iki kulağınla dinlemelisin. Bu koskoca dünyada dikkat etmezsen kaçırabileceğin bir sürü, bir sürü şey var, diyor. Önemli şeyler her yerde, gözümüzün önünde ama gözlerimizin önünde güneşin önündeki gibi bulutlar var ve her şeyi olduğu gibi göremezsek yaşamlarımız daha sönük, daha eksik olur. Önemli şeylerden kimse söz etmezse, diyor, onlara nasıl önemli denebilir ki? Kızına bakıyor ve anlamadığını biliyor, büyüdüğünde hatırlayıp anlayacağını bile sanmıyor. Ama yine de söylüyor bunları, dile getirmek en iyisi, bunlar insanların düşünmediği şeyler ve hepsini havaya yazmak istiyor. ”