Ne Güzel Şey Hatırlamak Seni – Genco Erkal’ın Sesinden Nâzım Hikmet Şiirleri
Yazar: Nâzım Hikmet
Kategori: Özel Dizi
ISBN: 978-975-08-2414-2
Tekrar Baskı: 18. Baskı / 10.2020
YKY'de İlk Baskı Tarihi: 01.2013
Hazırlayan: Güven Turan, Raşit Çavaş
YKY İnternet Satış Fiyatı
Siparişiniz en geç 2 iş günü içerisinde kargoya teslim edilir.
Sayfa Sayısı | : 224 |
Boyut | : 16.5 x 24 cm |
Tekrar Baskı | : 18. Baskı / 10.2020 |
NE GÜZEL ŞEY HATIRLAMAK SENİ
Genco Erkal’ın Sesinden Nâzım Hikmet Şiirleri
Ne güzel şey hatırlamak seni.
Sana tahtadan bir şeyler oymalıyım yine:
bir çekmece
bir yüzük,
ve üç metre kadar ince ipekli dokumalıyım.
Ve hemen
fırlayarak yerimden
Penceremde demirlere yapışarak
hürriyetin sütbeyaz maviliğine
sana yazdıklarımı bağıra bağıra okumalıyım…
Nâzım Hikmet’in seçme şiirlerinden oluşan Ne Güzel Şey Hatırlamak Seni kitabı, kitap ve kitapla birlikte verilen 4 CD ekinden oluşuyor.
CD’lerde sanatçı Genco Erkal’ın sesinden dinleyeceğimiz 51 Nâzım şiiri, şairinhemen bütün kitaplarından, şiir serüveninin gelişmesini de gözeten, sevda, hasret ve siyasi şiirlerinden dengeli bir seçim yapılarak hazırlandı.
Yapı Kredi Yayınları tarafından yayımlanan Ne Güzel Şey Hatırlamak Seni kitabındaki Nâzım Hikmet şiirlerinden bazıları ise şöyle: Hasret, Sesini Kaybeden Şehir, Mavi Gözlü Dev, Minnacık Kadın ve Hanımelleri, Karıma Mektup, Ne Güzel Şey Hatırlamak Seni, Karlı Kayın Ormanında, Ceviz Ağacı, Mavi Liman, Kara Haber ve Henüz Vakit Varken Gülüm.
“Genco Erkal’ın sesinden Nâzım Hikmet Şiirleri’ni seçerken, YKY’nin (daha önceden Memet Fuat’ın yönetiminde yayımlanan) Nâzım külliyatının sırasını gözettik. Bu çalışma sırasında Nâzım’ın hemen bütün kitaplarından, şiir serüveninin gelişmesini de gözeten örnekler seçmeye çalıştık. Genco Erkal’ın önerisiyle listeye ekler de yaptık. Sonuçta Nâzım’ın sevda, hasret ve siyasi şiirlerinden dengeli bir seçim ortaya çıktı.
Bazı şiirler uzun şiirlerin parçası ya da adsız (bazen de *** başlıklı) olduğu için, CD listesinde ve içindekilerde, arandığında kolay bulunsun diye, bilinen ve hemen hatırlanan ilk dizelerini, köşeli parantez içinde belirttik. O yüzden içindekiler listesi ile CD listesinde küçük farklılıklar oluştu.
Nâzım külliyatından yalnızca Memleketimden İnsan Manzaraları’ndan parçalar almadık. Belki bu bizi yeni bir çalışma yapmaya yöneltecektir.”
Güven Turan – Raşit Çavaş
GÜNEŞİ İÇENLERİN TÜRKÜSÜ
Bu bir türkü :-
toprak çanaklarda
güneşi içenlerin türküsü!
Bu bir örgü :-
alev bir saç örgüsü!
kıvranıyor;
kanlı, kızıl bir meş’ale gibi yanıyor
esmer alınlarında
bakır ayakları çıplak kahramanların!
Ben de gördüm o kahramanları,
ben de sardım o örgüyü,
ben de onlarla
güneşe giden
köprüden
geçtim!
Ben de içtim toprak çanaklarda güneşi.
Ben de söyledim o türküyü!
Yüreğimiz topraktan aldı hızını;
altın yeleli aslanların ağzını
yırtarak
gerindik!
Sıçradık;
şimşekli rüzgâra bindik!.
Kayalardan
kayalarla kopan kartallar
çırpıyor ışıkta yaldızlanan kanatlarını.
Alev bilekli süvariler kamçılıyor
şaha kalkan atlarını!
Akın var
güneşe akın!
Güneşi zaptedeceğiz
güneşin zaptı yakın!
Düşmesin bizimle yola :
evinde ağlayanların
göz yaşlarını
boynunda ağır bir
zincir
gibi taşıyanlar!
Bıraksın peşimizi
kendi yüreğinin kabuğunda yaşayanlar!
İşte :
şu güneşten
düşen
ateşte
milyonlarla kırmızı yürek yanıyor!15
Sen de çıkar
göğsünün kafesinden yüreğini;
Şu güneşten
düşen
ateşe fırlat;
yüreğini yüreklerimizin yanına at!
Akın var
güneşe akın!
Güneşi zaaptedeceğiz
güneşin zaptı yakın!
Biz topraktan, ateşten, sudan, demirden doğduk!
Güneşi emziriyor çocuklarımıza karımız,
toprak kokuyor bakır sakallarımız!
Neş’emiz sıcak!
kan kadar sıcak,
delikanlıların rüyalarında yanan
o «an»
kadar sıcak!
Merdivenlerimizin çengelini yıldızlara asarak,
ölülerimizin başlarına basarak
yükseliyoruz
güneşe doğru!
Ölenler
döğüşerek öldüler;
güneşe gömüldüler.
Vaktimiz yok onların matemini tutmaya!
Akın var
güneşe akın!
Güneşi zaaaptedeceğiz
güneşin zaptı yakın!
Üzümleri kan damlalı kırmızı bağlar tütüyor!
Kalın tuğla bacalar
kıvranarak
ötüyor!
Haykırdı en önde giden,
emreden!
Bu ses!
Bu sesin kuvveti,
bu kuvvet
yaralı aç kurtların gözlerine perde
vuran,
onları oldukları yerde
durduran
kuvvet!
Emret ki ölelim
emret!
Güneşi içiyoruz sesinde!
Coşuyoruz,
coşuyor!..
Yangınlı ufukların dumanlı perdesinde
mızrakları göğü yırtan atlılar koşuyor!
Akın var
güneşe akın!
Güneşi zaaaaptedeceğiz
güneşin zaptı yakın!
Toprak bakır
gök bakır.
Haykır güneşi içenlerin türküsünü,
Hay-kır
Haykıralım!
1924