Ezra Pound
ISBN: 978-975-08-3400-4
YKY'de İlk Baskı Tarihi: 09.2015
YKY İnternet Satış Fiyatı
Siparişiniz en geç 2 iş günü içerisinde kargoya teslim edilir.
Sayfa Sayısı | : 228 |
Boyut | : 13.5 x 21 cm |
“Ezra Pound”
Konfüçyüs hayranı barış aktivisti, vatan haini, faşist ve şair… Yoksa akıl hastası mı?
Modernizmin en etkili şairlerinden Ezra Pound’un tartışmalı kişiliğine kayıtsız kalmak olanaksızdır. Cömert editoryal katkılarıyla desteklediği şair ve yazarlar arasında Joyce ve Eliot gibi dev isimler vardır. Pound olmasaydı modernizm edebiyatta bunca etkili olmayabilirdi. “Şairler şiirleriyle düşünürler; şiir aynı zamanda tarih ve dünya hakkında düşünmenin bir biçimidir” diyen Alec Marsh bu kitapta Pound’un yazılarını, mektuplarını, şiirlerini ve başyapıtı “Kantolar”ı bu düşünme biçiminin örnekleri olarak ele alıyor.
Pound’un yer yer karanlık yapıtını olduğu kadar, çoğu kez öfke uyandıran görüşlerini, siyasi tavrını ve kişiliğini de bizler için “anlaşılır” kılıyor. Zaman Pound’un siyasetini mahkûm etti ve onunla birlikte şiirin çoğu da gitti. Bunun başlıca nedeni şiirinin başarısız olması değil, okurların Pound’u anlamaya daha az hevesli olmalarıdır, çünkü ne bulacaklarından korkmaktadırlar.
Londra’da Bir Baltaya Sap Olmak
Pound’un Londra’daki edebiyat çevrelerinde kabul görme konusundaki cesareti ve başarısı hayret vericidir. Ağustos 1908’in sonunda “A Lume Spento”nun birkaç nüshası, Venedik’te yazdığı şiirlerden oluşan “San Trovaso Notebook” ve kısa sürede şehrin üstesinden geleceğine dair tuhaf bir özgüvenle donanmış halde şehre geldi: “Sevgili Baba” diye yazıyordu, “Bu lanet olası köyde başarılı olacağıma dair aptalca bir hissim var” (EPHP, s. 128). Parası yoktu fakat sahip olduğu değerli akademik öğrenim, çalışanlara yönelik bir nevi yerel yüksekokul olan Regent Street Polytechnic Institute’da okutmanlık bulmasına yeterli olmuştu. Sabırlı babasından gelen aylık 4£ (19,36$) tutarındaki para havalelerine bağımlıydı; ve daha yıllarca bağımlı olmaya devam edecekti.
Bir yıl içinde İngiltere’nin edebiyat camiasındaki en önemli iki kişiyle tanışıp arkadaş oldu: W. B. Yeats ve Ford Madox Hueffer. 1911’de parlak A. R. Orage’ın yönettiği edebiyat dergisi “The New Age”e düzenli olarak yazmaya başladı.
Yeats öteden beri Pound’un başlıca gayesi olmuştu. Mart 1909’da Olivia Shakespear’in evinde tanıştılar. Kendisi de romancı olan ve sanatçıları destekleyen Bayan Shakespear, Yeats’in çok yakın arkadaşı ve eski sevgilisiydi. Kızı Dorothy, sık sık çaya gelen egzotik Amerikan şairine [Pound] kısa zamanda vuruldu.
Pound’dan yirmi yaş büyük olan 43 yaşındaki Yeats bir geçiş dönemindeydi. Yakın dostu J. M. Synge bir ay önce ölmüştü ve Yeats kendini yargılıyor, Synge’in ölümünün anlamıyla baş etmeye çalışıyordu. Synge ne kadar narinse genç Pound da o kadar canlıydı; Olivia Shakespeare’in yörüngesinde belirmesi Yeats’e alınyazısı gibi görünmüş olabilir. Pound, Yeats’in pazartesi akşamlarına katılmaya davet edilmişti; kısa süre sonra Ezra, “Master” sigaraları ikram edip kadehlere ucuz şarap koyarken şiir sohbetlerine hükmediyordu. Ezra bir yıl içinde babasına gururla şöyle yazacaktı:
“Yeats benimle ilgili hoş şeyler söylüyor... ‘Daha genç (şair) nesli yok. E. P. emsalsiz bir volkan’ diyor.” “Kafiyeyi bir amatör gibi yazsa da ritmi bir usta gibi yazıyor.” [diyor]. Yeats, Pound’un kulağına güveniyordu ve Pound’un şiirleri hakkında yorum yapmasına hatta bazen onları iyileştirmesine izin veriyordu. Pound, bunun karşılığında Yeats’ten yeni bir sertlik öğrenmişti. Her iki şairin şiirleri de daha keskinleşti. Symbolisme’in hülyalı çağrışımsallığını, Ezra’nın deyişiyle “daha sert ve daha akla yatkın... rahatsız edici derecede açık” bir şey için gözden çıkarıyorlardı (LE, s. 12).