Dişi Kurt ile Çocuk – Moïra üçlemesi – I. Kitap
ISBN: 975-08-1105-4
YKY'de İlk Baskı Tarihi: 01.2006
YKY İnternet Satış Fiyatı
Siparişiniz en geç 2 iş günü içerisinde kargoya teslim edilir.
Sayfa Sayısı | : 351 |
Boyut | : 13.5 x 21 cm |
Yapı Kredi Yayınları, okulların kapandığı şu günlerde, çocuklar için kaçırılmayacak bir kitap yayımlıyor. Fransız yazar Henri Lœvenbruck’in kaleme aldığı Dişi Kurt ile Çocuk, fantastik edebiyat tutkunlarının ellerinden düşürmeyecekleri bir eser. Fransız fantastik romanının “çok satanlar”ından Dişi Kurt ile Çocuk, Jack London’ın Beyaz Diş’i ile Yüzüklerin Efendisi arasında kendine bir yer ediniyor. Lœvenbruck kitabında iki yalnız kahramanın birbiriyle kesişen öykülerini akıcı bir dille anlatıyor
Bir kurt (İmala) birkaç metre ötemde beliriyor. Onu tanıyorum. Bu beyaz kürk. Daha önce görmüştüm. Burada. Rüyalar âleminde (Djar’da). Kurt ağır ağır ilerliyor. Bu kez beni gördü. Bana doğru geliyor. Ona dokunabileceğim kadar yakınıma gelince yavaşça geri dönüyor (peşinden gelmemi istiyor). Yerden yükseliyorum. Belki de rüzgâr (Moïra) itiyor beni. Öyle hızlı gidiyorum ki. Kurt kadar hızlı. Ormanın içine dalıyoruz. Ağaç dalları yüzüme çarpıyor. Etrafımı görmez oluyorum. Her şey çok hızlı kayıp gidiyor. Sadece dişi kurdun arkasında olduğumu biliyorum. Çevremde bağrışlar, gülüşler var. Şarkılar. Bedenime çarpıp çatırdayan dalların sesi. Yüzüme sürünen yapraklar. Nerede olduğumu bilmiyorum artık. Sonra kurt birdenbire duruyor. Başımı kaldırıyorum. Ormanın ortasında, güneş ışınlarının doldurduğu bir açıklıktayız. Bulutların karanlık kubbesi yokolmuş. Rüzgâr dinmiş. Sadece ben varım, önümde de bir adam (orman perisi). Kurdu okşuyor. Bana gülümsüyor. ‘Aléa kaybedecek zaman kalmadı.’ Adımı biliyor. Başka bir dil konuştuğunu biliyorum ama söylediklerini anlıyorum. Dişi kurt da anlıyor. ‘Buraya gelmen gerek Kailiana. Her şey burada doğdu.’ Bana şimdi neden Kailiana diyor? Onunla konuşmak istiyorum ama dudaklarıma sözüm geçmiyor. ‘Her şey burada doğdu. Hayat Ağacı’nın kalbinde. Seni bekliyoruz Kailiana.’ Peki orayı nasıl bulacağım? Ama hâlâ konuşamıyorum. Yine de beni anladığını sanıyorum. Yeniden gülümsüyor. ‘Ben Obéron’um. Kaybedecek zaman kalmadı.’ Bu son cümle dağdaki bir yankı gibi tekrarlanıyor. Kaybedecek zaman kalmadı.