YKY - Yapı Kredi Yayınları
Sepet Ürün bulunmaktadır.
Çakırcalı Efe

Çakırcalı Efe

Yazar:

Kategori: Edebiyat, Roman

ISBN: 978-975-08-0724-3

Tekrar Baskı: 32. Baskı / 04.2024

YKY'de İlk Baskı Tarihi: 01.2004

400.00 TL ve üzeri alışverişlerinizde kargo ücretsiz.

YKY İnternet Satış Fiyatı
150.00 TL    Etiket Fiyatı : 200.00 TL
-+

Siparişiniz en geç 2 iş günü içerisinde kargoya teslim edilir.

Genel BilgilerTadımlık
Sayfa Sayısı: 184
Boyut: 13.5 x 21 cm
Tekrar Baskı: 32. Baskı / 04.2024

Çakırcalı Memed Efe, on beş yıldan fazla bir zaman boyunca eşkıya olarak Osmanlıya baş kaldırmış, binden fazla insanı öldürmüş, öte yandan fakir fukaranın koruyucusu olmuştur. Yaşar Kemal, Çakırcalı’yı öldüren müfrezenin kumandanı Albay Rüştü Kobaş’ın verdiği bilgiler ışığında eşkıyanın hayat hikayesini, tanıklarının yorumlarına da yer vererek anlatır.

“Yaşar Kemal insanoğlunun çektiklerini hırs dolu bir beceriyle anlatan yürekli bir yazardır. O isyan ve öfkesini, insanlara karşı Batı yazarlarında az görülen bir güvenle desteklemesini bilmiştir.”

New Statesman, (İngiltere)

“Bir epik kültürün bu ölçüde derinliklerine inmiş birini daha bulmak çok güç.”
Norrtelje Tidning, (İsveç)

“Yaşar Kemal çağdaş edebiyatın eşine az rastlanır devlerinden biridir.”
Le Figaro, (Fransa)

Hasan Çavuş iriyarı, buğday benizliydi. Uzun bıyıkları kumraldı. Beş atlısıyla birlikte, doludizgin Ayasurat köyüne girdi. Atlar köpüğe batmışlardı. Atların boyunları terden kapkara kesilmiş, bacakları çamur içinde kalmıştı. Hasan Çavuş, o hızla atının başını Ahmed Efenin evinin kapısında çekti. Soluyordu. Efe kapıda, at ayağı gürültüsü duyup dışarı çıkmıştı. Hasan Çavuşu görür görmez yüzünde bir gülümseme dolaştı. Oldum olası bu Hasan Çavuşu severdi. Yiğit adamdı. Eşkıya iken, onu canını alırcasına takip etmişti. Hasan Çavuşun elinden neler çektiğini bir o bilirdi. Ama yüze indikten sonra, canciğer olmuşlardı. Halk arasında o günlerde dillerden düşmeyen bir laf vardı: “Osmanlıya güven olmaz.” Ahmed Efe bunu bilirdi. Bu laf doğru laftı. Gene de kardeş gibi olmuşlardı. Çavuşla Efe yüze indikten sonra, nice eşkıya takibine çıkmış, birlikte nice zorluklarla karşılaşmışlardı. Dosttular, biribirlerine el vermişlerdi.
“Ne hal bu hal böyle Çavuş? İn hele in!”
“Başım darda Efe!”
Hızla atından indi. Kucaklaştılar.
“Başım darda.”
“Ne var, ne oldu? Seni böyle telaşlı hiç görmediydim.”
Çavuşun yüzü sapsarı kesilmişti. Elleri titrer gibiydi. Sarhoş gibi de sallanıyordu. İçeri geçip oturdular. Hasan Çavuşun kulunçlarından ter fışkırmıştı.
Bu sırada içerden bir çocuk sesi geldi. Hasan Çavuşun yüzü biraz ışıdı. Çocuk Çavuşun elini öptü. Hasan Çavuş cebinden bir mecidiye çıkarıp çocuğun avucuna koydu. Çocuk almadı.
Efe:
“Çavuş,” dedi, “Memedi görünce yüzün ışıdı. Memedim aslan olacak.”
Çavuş:
“Paramı almaz ama, gene de severim aslanımı.”
Ahmed Efe:
“Memed,” dedi, “al Çavuşun parasını. O senin emmin. Yabancı değil.”

Çocuk bir “cık” yaptı. Almadı. Çavuş onu ellerinden tuttu yanına oturttu. Saçlarını okşamaya başladı. Her gelişinde aynen böyle olurdu.



Benzer Kitaplar