316 Gün “Küçük Kartal”ın Kore Günlüğü
Kategori: Tarih
ISBN: 978-975-08-2688-7
Tekrar Baskı: 2. Baskı / 07.2022
YKY'de İlk Baskı Tarihi: 01.2014
Hazırlayan: Erhan Çifçi, Puna Pamir
YKY İnternet Satış Fiyatı
Siparişiniz en geç 2 iş günü içerisinde kargoya teslim edilir.
Sayfa Sayısı | : 328 |
Boyut | : 16.5 x 24 cm |
Tekrar Baskı | : 2. Baskı / 07.2022 |
Kore Savaşı’nda şehit düşen en yüksek rütbeli Türk subayı olan Nuri Pamir’in Kore’de tuttuğu günlük Yapı Kredi Yayınları’nda 316 Gün “Küçük Kartal”ın Kore Günlüğü Albay Nuri Pamir’in Kore Savaşı Günlüğü ve Mektupları adıyla kitaplaştı. Bu günlerde eşiyle olan mektuplaşmaları da kitapta yer aldı.
Günlükte, Kore Savaşı’na ilişkin şimdiye kadar duyulmamış ve kayda geçmemiş bilgiler yer alırken, Nuri Pamir’in savaşın çetin şartlarıyla çelişen şefkat dolu mektuplarında ise bazen yufka yürekli bir insanı, bazen savaş şartlarını kolaylıkla kabullenen bir profesyoneli, bazen savaşın bir an önce bitmesi için gün sayan bir askeri, çoğunlukla da eşine âşık bir kocayı ve eşine, çocuklarına, yuvasına duyduğu özleme dayanabilmek için yüreğindeki sevgiden güç almaya çalışan bir erkeği görüyoruz.
Meliha Pamir’in kocasına yazdığı mektuplar ise, 50’li yıllarda Ankara’daki toplumsal yaşamdan kesitler vermekte.
İnsanlık tarihinin en büyük yıkımlarından biri olan İkinci Dünya Savaşı sona erdiğinde tüm ülkelerin ortak dileği, toplumların artık anlaşmazlıkları tek bir savaş dahi görmeden sulh yoluyla çözmeyi başarabilmesiydi. Fakat siyasi hesaplar ve çıkarlar yine etkisini göstermiş ve savaşın hemen ardından dünya ülkelerinin pek çoğu ABD ve SSCB’nin başını çektikleri iki hasım gruba dahil olmuştu. Bu iki ülke, temsil ettikleri ideolojinin etkinlik alanını yayabilmek için kıyasıya rekabete giriştiler ve anlaşmazlığa düştükleri alanlarda çatışma unsurlarının tümünü kullanmakta imtina etmeyeceklerini gösterdiler.
Kore de mevcut ihtilaf alanlarından biri olarak bundan nasibini aldı. Uzakdoğu ’da etkinliğin sağlanabilmesi açısından mihenk taşı olarak görülen bu ülke, İkinci Dünya Savaşı’nın bitiminde Japonya’nın kontrolünden çıkarak ABD ve SSCB’nin etkisine girmişti. Ülkenin 38. paraleli sınır kabul edilerek güneyinde ABD, kuzeyinde ise SSCB söz sahibi oldu. Savaş sonrası ülkenin ortak bir “Kore Cumhuriyeti” bayrağı altında birleştirilmesi düşüncesi ise denetim sahibi ülkelerin anlaşmazlıklarından ötürü gerçekleştirilemedi. Her iki ülke de kontrolünde tuttukları Güney ve Kuzey Kore’de sonuçları önceden belli seçimler düzenleyerek iki farklı ülkenin kurulmasına neden oldular. “Batı Bloğu” olarak adlandırılan ülkeler ABD kontrolündeki Güney Kore’yi, “Doğu Bloğu” olarak tanımlanan ülkeler de SSCB denetimindeki Kuzey Kore’yi tanıyıp, diğer ülkeyi tanımadıklarını bildirdiler.
1. Dünya Savaşı sonrasında kendi iç meseleleriyle uğraşan Çin ise, komünizm yanlılarının iktidarı ele geçirip ülkeyi yönetmeye başlamasıyla bir anda konuya müdahil hale geldi. Zira sınır komşusu oldukları bir ülkenin üzerindeki hegemonya mücadelesine kayıtsız kalamazdı. SSCB’nin Mançurya’yı Çin’e bırakması vesilesiyle bu iki ülke arasında oluşmaya başlayan yakınlık Kore konusunda da etkisini gösterdi ve Kore’nin komünist ideolojinin etkisi altına sokulması hususunda ortak hareket etme kararı alındı. Bu kapsamda, Kuzey Kore’ye büyük çaplı siyasi ve askeri destek verildi. Özellikle Kore’deki ve Uzakdoğu’daki ABD etkisinin sonlandırılmasını ve ABD’nin bölgeden çıkarılmasını amaçlayan plana göre Kuzey Koreliler evvela Güney’e sızarak halkı komünist ideolojiye göre şekillendirmeye, sonra da olası bir silahlı çatışma durumunda Güney Kore halkını kendi yanlarına çekmeye çalıştılar ve halkı bölünmeye hazır hale getirdikleri bir dönemde Güney’in istilası için düğmeye bastılar.