Yazılar 4 – (1936)
Yazar: Nâzım Hikmet
ISBN: 978-975-08-0404-X
Tekrar Baskı: 8. Baskı / 01.2018
YKY'de İlk Baskı Tarihi: 06.2002
YKY İnternet Satış Fiyatı
Siparişiniz en geç 2 iş günü içerisinde kargoya teslim edilir.
Sayfa Sayısı | : 379 |
Boyut | : 13.5 x 21 cm |
Tekrar Baskı | : 8. Baskı / 01.2018 |
Yazılar, Nâzım Hikmet’in çok yönlü yazar kişiliğini farklı bir boyutta sunuyor: “Orhan Selim” imzalı Akşam yazılarında İstanbul’un bugün bile diriliğini koruyan temel sorunlarını irdelerken kendi adıyla ve çeşitli takma adlarla ırkçılığın tarihçesinden çağının sanatına, kültürüne, dış politikasına ve kendi serüvenli yaşamına geniş bir yelpazeden dünyayı kuşatıyor…” Nâzım Hikmet Külliyatı’nın düşün damarı…
Yine Bay Mistik
Babıâli Caddesinde bazı kelimelerin kullanılması kıyamet koparıyor. Ezcümle Kokain, Mistik, "Nuvel Literer", "Kandit", Fransız "Ateşhaç" teşkilatı reisi Larok'un adı, avantürye, avanturacı, dalkavuk, Yunus Emre'nin pabuçları, fırıldak, ve bilhassa Mistik kelimelerini kullanmak ateşle oynamak gibi bir şey oldu.
Eğer bu kelimelerden herhangi birini kullanacak olsanız, biraz daha ileri gidip mesela, kokainle Larok ve fırıldak sözlerini bir araya getirseniz hemen üstatlardan biri, ana avrat söverek haykırıyor :
--- Vay! Beni kastetmiş yine! Vay! Ödlek! Vay hayasız! Açıktan açığa adımı yazacak yerde ima ve kinaye ile lakabımı söylemiş! Vay mahalle çocuğu vay!
Şaşarsınız! "Kokain, Larok ve Fırıldak" sözlerini niçin "ille bunlar benim" diye yalnız o kendi üstüne alınıyor? Bu vasıfları ondan başka taşıyan yok mu?
Fakat bu suallere cevap bulmadan başka bir üstat daha çıkar ortaya ve o da dert yanmaya başlar :
--- Yalnız, "kokain", "Larok", "fırıldak" dememiş, "mistik" de demiş. Bu sözleri onun için değil, benim için yazmış.
Yine şaşarsınız. Fakat artık bu şaşmanızın içinde bir memnuniyet gizlidir. Çünkü ulaşmak istediğiniz hedefe ulaşmışsınızdır.
Artık sizin için dört beş kelimenizin nasıl hepsine birden dokunduğunu dinlemek bir zevktir. İşte konuşuyorlar :
--- Bu sözleri benim için yazdı. Fakat benden korktuğu için adımı söyleyemiyor.
--- Hayır, senin için değil, benim için yazdı. Senden korkmaz, benden korkar.
--- Hayır, hayır, ikiniz için de değil! Benim için. İş ortada, sizin için olsaydı "kokain", "fırıldak" demez, sade "mistik" derdi. Hem o benden hepinizden çok korkar. Adımı bile ağzına alamaz!
Hedefinize nasıl ulaştığınızı görüyorsunuz ya! Çünkü siz, şundan yahut bundan korktuğunuz için değil, sadece onlardan hiçbirini teker teker kastetmeyip topunu birden baltalamak istediğinizden dolayı, tek bir isim yazacak yerde hepsini birden gösteren sosyal bir enmüzeci ifade etmek emeliyle bu işi yapmış, bu kelimeleri sıralamışsınızdır. Maksadınız bir ferde "taş atmak" değil, bütün bir sürüyü bir tip biçimde toplayıp teşhir etmektir.
Hani bir ördek hikâyesi vardır. Herifin birine "ördek" lakabı takmışlar. Bir gün kahvede o şehre yeni gelmiş olan bir yolcu :
--- Bugün yağmur yağacak! demiş!..
"Ördek" bu, "Yağmur yağacak" sözünü duyunca :
--- Polis! Polis! diye bağırmaya başlamış. Bu adam yağmur yağacak, yağmur yağınca göl olacak, gölde ördek yüzecek, diye ima ve kinaye yoluyla beni tahkir etti! Gelin! Yetişin! Şu terbiyesizi tevkif edin!..
Bizim buralarda da ördek bir tane olsaydı, yağmur sözünü etmeye ihtiyaç kalmazdı. Doğrudan doğruya "Ördek!" derdiniz. Fakat yalnız "yağmur"dan değil, mesela "kuyruk", "yeşil baş" sözlerinden de işkillenen bir sürü ördek olunca ne yapmalı?
Yapılacak iş gayet basittir. Yağmuru, suyu, kuyruğu, yeşil başı bütün bu sözleri kullanırsınız. Ve onlara dersiniz ki :
--- Ey ördek üstatlar! Sözüm birinize değil, topunuza birdendir. Sizinle teker teker kavga etmek merhalesi aşılmıştır artık. Beyza şişelerinizi, Yunus Emre'nizin pabuçlarını, Nuvel Literer'i ve Larok'un altın üstüne işlemeli ölü kafasını, yamak ve yardağınızı toplayıp, eğer isterseniz "Polis!" diye de vak! vak! eylemekte devam ederek çıkın karşıma!
Fakat bilin ki, şimdilik, hiçbiriniz teker teker, adınızla sanınızla yoksunuz benim için. Benim için topunuzu birleştiren bir tek "BAY MİSTİK" tipi var. Hodri meydan, Bay Mistik!..
[Orhan Selim / Akşam, 5.6.1936]
Ezcümle : başka şeyler arasında; İma : dolaylı olarak anlatma; Kinaye : üstü örtülü, dokunaklı söz; Lakap : takılmış ad; Enmüzec : örnek; İfade : anlatma; Tahkir : aşağılama; Merhale : aşama; Beyza : çok ak, kokain.