Türkiye’de Tayyarecilik (1910-1924)
YKY İnternet Satış Fiyatı
Siparişiniz en geç 2 iş günü içerisinde kargoya teslim edilir.
Sayfa Sayısı | : 120 |
Boyut | : 13.5 x 21 cm |
Tekrar Baskı | : 4. Baskı / 04.2021 |
Çok az tarihçi yazdığı tarihin “güncel”liğine şahit olabilmiştir. Türkiye’de Tayyarecilik: 1910-1924, bu tarihin yazılışına günü gününe şahit olmuş, onu içeriden yaşamış bir kişinin kaleminden çıktı: Emekli Albay Avni Okar. Bu kitapta, daha emekleme çağındaki tayyarelerin (askeri havacılıkta, bugün bile bir geleneğe bağlılığın ifadesi olarak, uçak sözü kullanılmamaktadır) tarihçesi de ihmal edilmiyor. Kitapta, eğitimiyle, yapım ve onarımıyla, “tarihin son şövalyeleri” diye nitelenen uçucu personeliyle Balkan Savaşı’ndan İstiklâl Savaşı sonuna kadar askeri havacılığımızın heyecan verici serüveni sunuluyor. Avni Okar saygı uyandıran bir tevazuyla, kendini öne çıkartmadan, tarihçi soğukkanlılığını koruyarak, şahit olduğu olayları aktarıyor: Tarih ve anı iç içe giriyor.
19 Eylül 1962’de İzmir’de vefat eden Avni Okar’ın 1945’de yazdığı bu kitap, yazarın arşivindeki hemen hemen hepsi ilk kez gün ışığına çıkan fotoğraflarla ayrı bir değer kazanıyor.
1326 (1910) senesinde Trakya’da ve Karıştıran Mevkii’nde yapılan bir manevrada tümenlerden birisinin mahirane bir tarzda gündüzleri iyi saklanması ve –gece yürüyüşü yaparak– mukabil tarafı gafil avlaması neticesinde galip sayılmıştır. Bu manevra nihayetinde yapılan tenkitlerde bu Tümenin harekâtı methedilmekle beraber Avrupa ordularında yapılan manevralarda son terakkiyata imtisalen istimal edilmeye başlanılan tayyareler bu manevrada mevcut olsa idi bu tümen –bilhassa gündüzleri– belki tam manası ile kendisini saklayamayacak ve mukabil tarafı kötü vaziyete düşüremeyecekti. İşte bu manevra neticesinde tayyarenin lüzumuna ve Türk Ordusu’na da tayyare kabul edilmesine karar verilmiştir. O zaman tayyare satın almak güç değildi. Fakat bunları uçurmak için pilot ve teknisyen elemanlar lâzımdı. Binaenaleyh tayyare alınmazdan evvel tayyareci ve makinist yetiştirmek icap ediyordu. Bu maksatla ordudan gönüllü olarak eşhas aranmış ve Balkan Harbi’nden biraz evvel 1327 (1911) senesinde ilk Türk Tayyareciliği kadrosu teşkil edilmiştir. Talipler tayyareci ve makinist olarak iki kısım üzerine tertip edilmiş, kara ordusundan pilot, makinistlik için de deniz ordusundan –mesleklerinin münasebeti dolayısile– deniz makine subayları tercih olunmuştur. Ve bunlar Fransa ve İngiltere’ye tahsil maksadile gönderilmişlerdir. 9 İlk giden tayyareciler Fesâ, Sâlim, Nuri, Fevzi, Fazıl... Makinistlik için gidenler de: Fethi, İsmail, Murat, Aziz’dir. Makinistlik için giden Fethi Bey fevkalâde kabiliyeti ve hevesi dolayısıyla pilotluğu da öğrenmiş ve bilâhare hep pilot olarak vazife almış, Kahire seyahatini yaparken şehit düşmüştür. Bunlardan ilk gidenler gittikleri memleketlerde tayyareciliği mehmaemken öğrenerek dönmüşler ve bu maksatla da İngiltere ve Fransa’dan dört beş tayyare satın alınmıştır. Bu tayyarelerin cinsleri: Bleriot ve Bristol’dır. Bu tayyareler ve tayyareciler memlekete geldikten sonra ilk hava mektebi Yeşilköy civarında, Safraköy yanında, 1327 (1911) senesinde açılmıştır. Doğrudan doğruya Harbiye Nezareti’ne bağlı olan bu mektebe ilk mektep müdürü olarak Kaymakam Süreyya Bey tayin edilmiştir. (Serasker Ali Rıza Paşa’nın oğlu Süreyya Paşa). Bunu müteakip de İstihkâm Yüzbaşı Veli Bey idi (Bilâhare kaymakamlıktan tekaüt edilmiştir). Artık ayrı bir meslek haline gelen ve hususiyetli bulunan tayyarecilik için mütehassıs bir ecnebiye ihtiyaç olduğuna karar verilmesi üzerine Fransız tayyarecilerinden Yüzbaşı Dégoist getirtilmiştir. Fakat bu Fransız yüzbaşısı gelmezden biraz evvel Balkan Muharebesi başlamıştı.