Orda Karanlık Olurum
Yazar: Fazıl Hüsnü Dağlarca
Kategori: Şiir
ISBN: 978-975-08-1204-0
YKY'de İlk Baskı Tarihi: 03.2007
YKY İnternet Satış Fiyatı
Siparişiniz en geç 2 iş günü içerisinde kargoya teslim edilir.
Sayfa Sayısı | : 62 |
Boyut | : 16 x 16 cm |
“Orda Karanlık Olurum”
Kitaplaşmamış 41 şiiriyle Fazıl Hüsnü Dağlarca: Orda Karanlık Olurum… İlk şiirlerinden başlayarak Türk şiirine yepyeni bir anlam, kavrayış ve ses getiren, Cumhuriyet döneminin en verimli şairlerinden Fazıl Hüsnü Dağlarca, bugüne kadar yayımlanmış kitaplarında yer almayan şiirleriyle ve bütün eserleriyle YKY’de…
KENDİNDEKİ ADAM
Yavaş yavaş gelir karanlık
Siz kendinizi yitirecekken
Buluverirsiniz yaşadığınızı
Biraz iki olursunuz
Elleriniz daha siz
Omuzlarınız daha siz
Soluğunuz daha siz
Anılarınız daha siz
Korkmamanız daha siz
Bu gecedir
Dirilmişsinizdir doğaya
Dinlerin söz ettiği o iki melek var ya
Biri sağda biri solda olan
Bırakmışlardır artık yazmayı
İyiliğiniz de ondan kurtulmuştur
Kötülüğünüz de ondan kurtulmuştur
Belki de kendilerinin doyumsuz tadındadırlar şimdi
Bir ırmak akmaktadır içinizden
İçinde ta eski günler
Bir ırmak akmaktadır içinizden
İçindedir yüzmektedir çocukluğunuz
Bir ırmak akmaktadır içinizden
Uzaktadır dalgalardaki son gemi
Bir ırmak atmaktadır içinizden
Nerelere... bilemezsiniz
Karanlık bir adamdır şimdi
Serinliği yüzünüzde görmesi sizde
Susması sizde çağırılması sizde
Anası babası bütün yakınları sizde
Göğü dolduran bütün yıldızları sizde
Bir tek görüntü vardır sizde olmayan
O kadın mıdır şiir yazmak mıdır bilemedim
İNANMANIN TÜRLERİ
Bir ağaçtır kişi
Allaha inanırken
Yaprak döker yarısı
Yapraklanır yarısı yeniden
Tanrı
Kurşunkalemle yazmıştır kişiyi
İnanç
Onu silinmez kılar
Geceleyin inanmak
Gündüz inanmaktan daha kolay
Karanlık
Büyümüştür çünkü
İnanıyor musun diye sorsa
Kişi kendine
Ayakları hayır der
Elleri evet
İnanç nerede başlar
Korkudan mı
Doğadaki güzellikten mi
Kendini sevmekten başlar inanç
Yeter der kişi kendine
Damla damla yapsan denizi
Damla damla yapsan evreni
Hepsi şu serçenin sesi etmez
BÖYLESİNE ÖLMEMEK
İki elma varmış
Güzellikse güzellik
Kokuysa koku
Sarılıkları olgun mu olgun
Çocuklukları sevinç dolu
Görenlerin yakınlıkları değerlendirilmiş
Ne olduysa oldu bilemediler
Biri değişmeye başladı elmaların
Yukardaki özelliklerini yitirmeye başladı
Yitti hepsi birer birer
Soldu o
Bozuldu o
Kurumaya başladı o
Yanındaki daha daha güzelleşirken
Aldılar onu incelemeye
Ölü elma
Birçok yönlerden bilim ışıklarına tutuldu
Bilim ışıklarının hemen hemen hepsi
Geçirildi kupkuru elmanın üzerinden hepsi
Sonuç şaşırtmıştı yeryüzünü gökyüzünü
Önünden geçen bir çocuğun elindeki armut
Elmayı sevgi delisi etmişti ya
O sevgi o kuru elmanın sevgisinde yaşamaktaydı yaşayacaktı
YÜRÜYÜŞ
Onu bilmeyen tek kişi yok
Hepimize uzakları gösterir
Sevindirir varma tadıyla
Günü aşar o
Geceyi aşar o
Yaşadığımızı aşar o
Evi kenti ülkeyi aşar o
Yeryüzünü gökyüzünü aşar o
Sayrılar yatağında onu sayıklar
Özler tekini bile
Kim ki yaşar
Umudu odur
Çocuklarımız
Onunla büyütür ayaklarını
Bütün hayvanlar
Onunla mutludur
Büyüktür
Bin kez büyüktür
Milyon kez büyüktür
Uzaklığın sonuna dek büyüktür
Bir kişiye nasıl sığar şaşarsınız
Burada seslendi yaşlı adam
Yukarıdaki dizeleri yazan şaşkına
— Sözünü usundan öteye uzatma
Söylediğin doğanın ulaşımıdır
En büyük eylemdir
Adımlarımız
YOKLARIN BİRİKİMİ
Gidiyordu o
Yorgun ayaklarını görüyordunuz
Kollarını yüklenmiş
Yaslamış başını omuzlarına
Gidiyordu o
Neler götürdüğünü bilmeden
Neler götüremediğini bilmeden
Bana neler bıraktığını bilmeden
Hemen anlıyordunuz
Sevginin
Size yazılı olmadığını
Özgür bir yaratık olduğunu
Kendi istenci bulunduğunu seziyordunuz
Ne de azıcıkmış insan
Kocaman yaşamalar içinde
Bir gözlemcik
İyeliği yok
Kendi kuruntusuyla
Kendini dev sanmaktadır hepimiz
Adam giderken
Sağındaki solundaki görüntüler
Akıyordu geriye doğru
Demek geçiciymiş diyordu adam
Gördüklerim de inandıklarım da
Birdenbire adam görünmez oldu
Ben görünmez oldum kendime
UYANIK
Dede karanlık birdenbire girdi içeri
Ürperdim birdenbire
Yaşamış yaşatmıştı o
Anlamış anlatmıştı o
Yürümüş yürütmüştü o
Tutmuş tutturmuştu o
Sezmiş sezdirmişti o
Düş kurmuş düş kurdurmuştu o
Yüzünü görmediğim biri sordu uzaklardan
Seni ilk kez görüyorum dedi karanlık dede
Uyku nedir
Nelerin yakınında
Nelerin gizlenmesidir
Yıldızlardan bize gelen bir yansıma
Bizden yıldızlara giden bir yanıt mıdır
Artık akmayan ırmakların sesiyle
Yanıtı duyuldu karanlık dedenin
Uyku tek başına anlatılamaz
Bir ikilemenin içindedir o
Gerçekler nasıl tek başına değilseler
Nasıl birbirinin çağrısı içerisindeyseler
Günler aylara aylar yıllara nasıl varırsalar
Sözünü ettiğim ikileme de öyle
Göz uykudur
Baş uyanık
YAŞAMANIN YAŞI
Irmak akar
Suyun altı gölgesiz
Kıyıda yüzünü yıkar adam
Suyun altı gölgesiz
Güvercin ötüp geçer
İşitir su
Suyun içindeki el
İşitmez
Uzaklar ay olur
Konar kavağa
Soğuktur gecenin kanadı
Yansıyan anısından belli
Sonra siz gelirsiniz
Şimdi ırmaktaki yüz
Sizinki değildir
Odur uça uça
Sizi
Akan suya değdiren
Bir inanır gecemsi
Bin inanmaz gecemsi
Nice yaşarsa yaşasın
Belli etmez adam
YAŞADIĞIMIZ AYDINLIK
O ülkede
Kimsenin ummadığı oldu
Ağaçlar eskisi gibi yavaş yavaş büyürken
Irmaklar yalnızlığına gök yansımaları toplarken
Serçeler yaprakları içer gibi öperken
Gün ile ertesi gün buluştular
Bu olamaz diyeceksiniz
Doğaya aykırı diyeceksiniz
Gören de yok duyan da yok diyeceksiniz
Başka gözleri olmayanlar göremezler ki
Günaydın dedi gün ertesi güne
Ertesi gün günaydın dedi güne
İşittiniz belki
Yaradılışın tadını işittiniz belki
Roma’dan eski İran’a giden güvercini işittiniz belki
En eski kervanların develerindeki çan seslerini işittiniz belki
Bir otun topraktan çıkınca
Ben de geldim dediğini işittiniz belki
Benim sizi bulamadığımı işittiniz belki
Günle ertesi gün konuşadursunlar
Kimin büyük olduğunu tartışadursunlar
Siz de kapıldınız olaya
Düşünüverdiniz
Evet dediniz hangisi daha büyük
Gün daha büyük deseniz
İçinizdeki karşı ses hayır dedi
Ertesi gün yok ki daha dedi
Şimdi bir düş o gözle görülüyor o
İçinizdeki karşı ses bu kez hayır hayır dedi
Günden sonra ertesi gün başlar besbelli
Onun büyüklüğü sonsuzdur
Kapsar bütün geleceği
Daha büyük değil midir
Değildir
Gün en büyük olan
Ertesi gün sonsuz olandır ya
Sevenle sevişenden yoksundur
Sıcak değildir yaşanıyor değildir