Demir Raylar
ISBN: 978-975-08-1322-1
YKY'de İlk Baskı Tarihi: 01.2007
Pandemi sebebiyle siparişiniz en geç 2 iş günü içerisinde kargoya teslim edilir.
Sayfa Sayısı | : 132 |
Boyut | : 13.5 x 21 cm |
Erwin Siegelbaum toplama kampından bırakıldığı günden beri, savaş sonrası Avusturya’sında, takıntılı bir şekilde, trenlerde yolculuk etmektedir. Her durakta ahbaplık ettiği pansiyon sahipleri, geçmişini paylaşabileceği eşi dostu vardır. Komünist anne babasını öldüren Nazi subayının peşine düştüğü bu yolculukta gündüzleri içkiyle, geceleri kısa aşk ilişkileri ve kâbuslarla doludur. Onu çıldırmaktan koruyan şeyse günün birinde o subayı öldürecek gücü kendinde bulma umudu… “Appelfeld, yapıtları yıllar geçtikçe durulan, saflık kazanan, şaşırtıcı derecede incelikli ve hassas bir yazar. Demir Raylar’ın hemen her cümlesi mücevher parıltısında.” The Chicago Tribune
Her yirmi yedi Mart’ta Wirblbahn’dan sabah trenine atlar ve yolculuğuma başlarım. Bu yerden her ayrılışımda ya da buraya her dönüşümde beni bir endişe alır […] Bu endişe ve başka sebepler yüzünden hareket noktamı hep değiştirmeye çalıştım. Şu ana kadar başaramadım. Açıklayayım: Birkaç sıra depo, birkaç bekçi kulübesi ve köhne bir otelden oluşan sıkıcı Wirblbahn’da, bu lanetli yerde öldüm ve dirildim. Almanlar trenimizi bu ücra istasyona getirip bıraktılar. Üç gün boyu içerde kilitli kaldık. Üçüncü gün tren kımıldamaz oldu. Ölümün kanatları gitmişlerdi ama bilmiyorduk. Şimdiden ölüm düşüncesine tutsak olmuştuk. Ertesi sabah birisi sürgüyü açtı ve bir ışık nehri üstümüze boşaldı. Bu yeniden hayata dönüşümüzdü. Işığı hâlâ vücudumda hissediyorum. O sabahtan itibaren tuhaf, yeni hayatım başladı. Bazen her şeyin sebebi o sabahmış gibi gelir. Ne ölümün ne de yeniden doğmanın bir olağanüstülüğü yok. O sabah kimse coşup oynamadı. Kimse yerinden kımıldamadı.